![]() | ||||||||||
| ||||||||||
| ||||||||||
DUA SANA![]() CAMİYE GELİN![]() TÜRKİYE "BİZ" GELİYORUZ![]()
MUHSİN BAŞKAN![]() Alperen![]() EĞİTİM HABERİNSAN VE HAYATSAĞLIK DÜNYASIEN ÇOK OKUNANLARHABER ARA%100 OSMANLISIGARA İÇME![]() HUZURLU YAŞAMTESETTÜR![]() SEVGİLİ EN SEVGİLİ![]() Mühür |
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN (K.S) HATIRALAR
Tevhidi tedrisat kanunu ile medreseler (1928) kapatıldı. Böylece dini Celili İslam ın usulüne uygun olarak okutulması yasaklandı. Efendi Hazretleri büyük bir azim ve gayretle usulüne uygun olarak aynı tedrisatı devam ettirmek istiyordu. Bunu yapabilmek için çareler düşünüyordu. Alanya Eşrafından Mustafa Arıkan Anlatıyor:
Tevhidi tedrisat kanunu ile medreseler (1928) kapatıldı. Böylece dini Celili İslam’ın usulüne uygun olarak okutulması yasaklandı. Efendi Hazretleri büyük bir azim ve gayretle usulüne uygun olarak aynı tedrisatı devam ettirmek istiyordu. Bunu yapabilmek için çareler düşünüyordu. Bu hal karşısında o zamanın dersiamlarını toplayıp ilmin ülkemizden kalkmaması için ne gibi çareler düşündüklerini ve ne yapmak lazım geldiği hususunda fikirlerini almak istemişti. Bir toplantıda ekseriyeti “Dersiam” olan ilim adamlarına söylediklerini bana şöyle anlatmıştı:
“Biz 500’ü mütecaviz dersiamız. Gizli - saklı beşer talebe okutsak, 2.500 eder. Böylece bu ilim ortadan kalkmaz”, O zaman bazı arkadaşları bu şiddet zamanında okutamayız diyerek mahkemeye ve hapse düşmekten korktular, Efendi Hazretleri (K.S.) “Devletimiz harbden yeni çıktı, milletimiz fakir, biz dersiamlar olarak hükümetimiz ve milletimizden hiç bir karşılık beklemeden çocuklarımıza dini bilgiIeri öğretmeye hazırız, şeklinde bir telgraf çekelim” diyerek; onları ikna etti. Ve Ankara’ya telgraf çekildi.
Telgrafa cevap verildi. Verilen cevapta şöyle deniliyordu: “Tevhidi tedrisat kanunu var, onun, hilafına hareket edenlerin şiddetle tecziye edi1ecekleri” bildirildi. Bunun üzerine arkadaşları artık ilim okutmanın mümkün olmadığına karar verdiler.
Efendi Hazretleri (K.S.) ise, talebe okutmak için bazı fabrika sahiplerine müracaat ederek işçi sıfatıyla bir gün çocukları okutmayı rica etti. Fakat bundan da müsbet bir cevap alamadı. Bunlardan birisi Kayseri’li Mustafa Bey’dir ki, çok rica etti, bir türlü ikna olmadı. O zaman Türkiye’de en zengin şahıslardan birisiydi. Vefatında kefeni buhurlanırken yanmıştı, tekrar kefen geldi, yine yandı. Böylece bir kefene sahip olamadan bu dünyadan göçüp gitmişti.
Efendi Hazretleri daha sonra bana şöyle anlattı: “Birkaç talebe okutabilirim diye bir kabakçı çiftliği kiraladım. Bu defa ‘talebe’ bulamadım. Vali maaşı kadar para verdim talebe aradım. Birkaç tane bulduysam da üç beş gün okudular, kaçıp gittiler, Bu ilimin sonumu geldi diye ümid keserek kızlarımı çocuklarımı okuttum. İlerde torunum olur onlara okuturlar da bu ilim devam eder diye düşünmüştüm. Fakat. daha sonra genç ihtiyar ne bulduksa onlara ilim okutmaya devam ettik. Bu hale geldi.”
Arkadaşlardan duyduklarımda şu istikametteydi: Bir zaman bir kaç talebe alıp, İstranca ormanlarında kuşkonmaz adıyla maruf kayalıklı gizli bir yerde okutmaya başlamıştı. Fakat, Efendi Hazretleri (K.S.) adım adım, takip edilerek orada bile bulunmuş ve karakola çağrılmıştı. Merkez komutanı yanında bulunan onbaşıya Efendi Hazretlerine (K.S.) hakaret etmek üzere sopa getirmesini emretmişti. Ancak arzu ettikleri elemli hadise olmadan odadaki sandalyeler harekete geçmiş, kumandan. ve maiyyeti kapıdan. percereden fırlayıp kaçmışlardı. Efendi Hazretleri (K.S.) tek başına kalmış bir müddet sonra kumandan, M. Kemal adındaki bir mebusu bularak hadiseyi anlatmış ve daireden gitmesini söyleyivermesini rica etmişti. M. Kemal, Efendi Hazretlerine (K.S.) gelerek, “Beklemeye lüzum olmadığını, istediği yere gidebi1eceğini söyleyince” Hazretimiz (K.S.) “Ben kuru lafla ayrılmam. Suçum varsa, isticvab etsinler, hazırım. Şayet suçum yoksa yazılı kağıt isterim” buyurmuşlardı. Bunun üzerine, “Tevhidi tedrisat kanununa aykırı tedris yapılmadığı, hiç bir suretle hakkında takibat yapılmayacağını belirten bir yazı mühürlenerek Üstazımıza verilmişti. Hazreti, üstazımız ondan sonra karakoldan ayrılmışlardı.
Bir ara Efendi Hazretleri değişik yerlerde ders veriyorlardı. Şöyle ki: Bir gün Şehzadebaşı’nda bir mescidde, bir gün Erenköy’de bir kardeşimizin evinde, diğer gün de bir başka yerde okutuyorlardı. Devamlı da polis takip ediyordu. Bir defasında şöyle buyurmuşlardı: “Dersiam arkadaşlar okutmaktan korktular cezalandılar. Birçok kısmı Menemen hadisesiyle, bazısı hastahanelerde zehirli iğne ile can verdiler. Elhamdülillah biz devam ediyoruz.
Bu haber 36506 defa okunmuştur.
|
NASİHATNAMAZ![]()
GALERİALAHA ISMARLADIMRAMAZANYEDİ KITA![]() MÜSLÜMANCA YAŞAMOSMANLI![]() ALPERENOSMANLI TORUNU![]() SIGARA İÇME![]() FATİH SULTAN MEHMET![]() İSLAM HUZURNAMAZINI KIL![]() YAVUZLAR BİTMEYECEKNECİP FAZIL KISAKÜREK![]() |
||||||||
TÜRKİYENİN MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKAR BAĞIMSIZ HABER SİTESİ Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |